1. kitap: Revizyonlar arasındaki fark

inceleme.org sitesinden
Değişiklik özeti yok
31. satır: 31. satır:
  Kalede, her zamankinden çok farklı olmayan bir gün doğuyordu. Kral Aric çoğu sabah olduğu gibi bu sabah da şehrin yukarısında bulunan kalesinin balkonundan şehrin uyanışını izliyordu. Muhafızlar geziyor, esnaf yavaş yavaş dükkanlarını açıyor, kervanlar ve yola çıkacaklar da son hazırlıklarını yapıyordu. Aspen Şehri, genel hatları itibariyle 3 kısımdan oluşuyordu:
  Kalede, her zamankinden çok farklı olmayan bir gün doğuyordu. Kral Aric çoğu sabah olduğu gibi bu sabah da şehrin yukarısında bulunan kalesinin balkonundan şehrin uyanışını izliyordu. Muhafızlar geziyor, esnaf yavaş yavaş dükkanlarını açıyor, kervanlar ve yola çıkacaklar da son hazırlıklarını yapıyordu. Aspen Şehri, genel hatları itibariyle 3 kısımdan oluşuyordu:
  Birinci kısımda Miswa Dağının eteklerine yerleştirilmiş kale bulunuyordu. Kale, tüm iç şehri görebilecek kadar yükseğe yapılmıştı. Sırtını yasladığı dağ ve etrafını çevreleyen iç sur sayesinde girilmesi imkansız gibi duruyordu.
  Birinci kısımda Miswa Dağının eteklerine yerleştirilmiş kale bulunuyordu. Kale, tüm iç şehri görebilecek kadar yükseğe yapılmıştı. Sırtını yasladığı dağ ve etrafını çevreleyen iç sur sayesinde girilmesi imkansız gibi duruyordu.
  İkinci kısımda, kale surları ve dış surlar arasında büyük bir şehir yerleşkesi yer alıyordu.  
  İkinci kısımda, kale surları ve dış surlar arasında büyük bir şehir yerleşkesi yer alıyordu. Dükkanlar, evler, askeriye, eğlence alanları, kısacası büyük bir şehirde olması beklenen her şey alanda bulunuyordu. Şehirde başka ırklar
* Kitabın kaleye, krala götürülmesi
* Kitabın kaleye, krala götürülmesi
* Kralın iradesinin yüksek olması sonucu yeni hedefin Cassian olması
* Kralın iradesinin yüksek olması sonucu yeni hedefin Cassian olması

09.39, 27 Mayıs 2024 tarihindeki hâli

1. Bölüm (İhanet)

  • Ormanda çatışma ve yeni bir güç söylentisi
Kraliyetin eğitimli ve donanımlı askerleri ağaçların arasında dikkatlice ilerliyorlardı. Günün ortasında olmalarına rağmen ağaçların sıklığı güneş ışığını büyük ölçüde kesiyordu ve akşam olmak üzereymiş gibi hissediyordu.  Bir önceki gece köy karakolundan gelen yardım çağrısına sabah olunca apar topar yetişmişlerdi. Devriye gezen askerler, Virian Ormanında bilinmedik bir razin* türünün, öfkeli ve aceleci bir şekilde birşeylerin arayışında olduğunu bildirmişlerdi. Kraliyet komutanı Cassian durumu araştırmak için yirmi kişilik asker grubuyla beraber ormana gelmişti. Grup dört okçu, bir şifacı on beş piyade ve Cassıan'dan oluşuyordu. Niyetleri razini bulup, ırkını, niyetini ve kime hizmet ettiğini öğrenmekti. Seçkin askerlerden oluşturduğu birliğiyle ormanda arayış yaparken tedbiri de elden bırakmıyorlardı. Razin yanlız olmayabilirdi ve niyeti de iyi olmayabilirdi. Ayrıca bu tarz ormanlar ve dağlık alanlar haydutların, kanunsuzların* ve hatta çaparilerin* de vur-kaç stratejisini sıklıkla kullandığı yerlerdendi.
Cassian, ilerlerken her noktayı pür dikkat inceliyordu ve adeta kehribar rengi gözlerini hiç kırpmıyordu. Kas dolu ve iri yarı vücuduna rağmen çok çevikti de. Ani bir saldırıyı bertaraf etme konusunda tecrübeli bir gruptular. Yine de gafil avlanmamak tercih ettikleri durum olurdu. Yürürken çıkardıkları sesleri olabildiğince minimize ettiler. Komutan Cassian çalıların arasındaki yeşil kuyruğu farketti ve dört okçusuna hazır olmalarını işaret etti. Kuyruğun büyüklüğüne bakılırsa, karşılarındaki yaratık kendilerinden büyük değildi. Biraz daha yaklaştılar ve 4 tane razinin orada uyuduklarını farkettiler. Görünüşe göre kamp yapmışlardı ve ortada sönmüş bir kamp ateşi vardı. Hepsinin yanında küçük birer çanta vardı. Fakat 3 tane çantanın sahibi yoktu. Civarda 3 yeşil kuyruk daha olmalıydı. Zırhlarına ve hançerlerine bakılırsa, bunlar bilinçsiz ve ilkel bir ırk değildi. Füme rengi ağırlıklı, eklem yerleri ve vücutlarının yan kısımları kırmızı renkli eklerle birleştirilmişti. Hançerlerinin üzerinde ise topaz şeklinde çakmak taşı vardı. Zırhın altından görünen derileri ise pullu ve yeşilin farklı tonlarındaydı. Üç parmaklı pençeleri ve kaslı, kalın bacakları vardı. Kuydukları da bir insan bedeninin yarısı kadar kalındı ve ayakta olduklarında yere kadar rahatlıkla erişebilidi. Kafa kısımları da bir semenderi andırıyordu fakat sivri dişleri vardı.
Askerlerine, önceliğin ele geçirip sorgulamak olduğunu söylemişti. Dört yeşil kuyruğun etrafını sardılar ve Cassian'ın hareketini beklediler. Okçular daha uzaktan, kalan üç yeşil kuyruğun gelmesi ihtimaline karşı pusuya yatmıştı. Yatan dört yeşil kuyruğun her birinin başında dört kişi olacak şekilde gruplara ayrıldılar. Cassian işaretini verdi ve yaratıkların üzerine çullandılar. Yaratıklar neye uğradıklarını şaşırdılar ama askerlerin eline düşmüşlerdi. Ne kadar çırpınsalar da kurtulamayacaklarını anladılar ve kendilerini askerlere bıraktılar. Cassian kontolü sorunsuz bir şekilde ellerine aldıkları için rahatlamıştı.
  " Sakin olun! Size zarar vermek için gelmedik. Sorularımıza cevap verin, krallığın düşmanı olmadığınıza karar verirsek sizi serbest bırakacağız." Yaratıkların konuşmadığını göre Cassian, canı sıkılarak soru sorma evresine geçti. " Siz dört kişisiniz fakat burada yedi adet çanta görüyorum. Sizden daha kaç kişi var ve neredeler?"
  "Çantalar canlarını bizim için veren arkadaşlarımızın." dedi içlerinde en zayıf ve kısa görünen. İri olan kızmışa benziyordu, bir anlık askerlerin elinden kurtulmaya çalıştı. Kurtulsa arkadaşını parçalayacak gibiydi. Sıska olan arkadaşına bakıp:
  " Geri dönmemiz gerekiyor ve geri dönmek için de serbest kalmalıyız. Yani sorularına cevap verelim ve umalım ki sözlerini tutsunlar." dedi ve büyük gözlerini Cassian'a döndürdü.
  "Dediğim gibi, sorulara doğru bir şekilde cevap verin ve serbest kalın. Aspen krallığında sizin türünüz daha önce görülmedi. Buraya geliş amacınız nedir?"

   “ Bizi Pyrozinler olara bilirler ve türümüz 4 kıtaya yayılmış durumdadır. Şimdi, daha fazla bilgi istiyorsan daha dostça davranmanı beklerim.”
 
      Cassian, askerlerine ihtiyatlı bir şekilde pyrozinlerin pençelerini ve ayaklarını bırakmalarını emretti. Kendisi de güven sağlayabilmek için miğferini çıkarttı. Kısa siyah saçlarında miğfer iz yapmıştı ve saçları terden iyice ıslanmıştı. Kılıcını kınına soktu ve kılıç tutan eliyle saçlarını düzeltti.
    
   “ Peki pyrozinler buraya casusluk veya düşmanlık niyetiyle mi geldi?”
   “ Pyrozinler, doğanın ve canlıların doğal yaşamına düşman olanlara düşmanlık beslerler. Doğal hayatı etkileyecek yadigarları bulur ve yok ederler. Bazen iş işten geçmiş olur ve yadigarların yanında canlıları da yok etmek zorunda kalırız. İş casusluk noktasına gelince, bizim ırkımızın hayatı buna adanmıştır. Bizim bu gezegendeki misyonumuz, bahsettiğim yadigarları bulup yok etmek ve bu da geniş bir casus ağı gerektiriyor.”
   
   “ Peki burada ne işiniz var? Burada asırlardır canlıların doğal hayatında bir değişiklik yok, Etrafta abes bir durum da görünmüyor. Bizim de tehdit altında olduğumuzu mu söylüyorsun?”
    “Bu civarda bir yadigar enerjisi keşfettik. Biz, grubumuzla burada, Virian ormanında arama yaptık ama burada bir şey bulamadık. Komutanımız Maraq Miswa dağına gidiyordu. Muhtemelen o bulacak ve yok edecektir. Eğer yok edemezse, işte o zaman tehlikede olabilirsiniz.”
    Cassian ayağa kalktı ve miğferini kafasına taktı.
    “ Toparlanın, Miswa dağına gidiyoruz. İşin aslını bir de komutan Maraq ile konuşalım.” Uzakta duran iki okçusunu eliyle hareket yaparak yanına çağırdı. "Misafirlerimize ülkemizin sınırlarına kadar eşlik edin."
    Sözcü pyrozin; "Onlara yardım edeceğinizi umuyorum. Anladığım kadarıyla siz bilge bir komutansınız, bu yadigarların ne kadar tehlikeli olduğunu tecrübe etmeden anlarsınız. O kitabın yok edilmediği bilgisi bize ulaşırsa, bu sefer buraya bir düzine pyrozin ile gelmeyiz. Bu bir tehdit değil aslında size karşı iyi niyettir." 
    " Bu topraklarda son kararı her zaman Kral Aric verir. Eğer o dağda bir kitap ya da başka bir yadigar varsa, onu krala sağlam bir şekilde ulaştırmak benim görevim. Sonrası kralımızın kararı olacaktır. Kralımızın kararına saygı duymayanlar da karşısında beni bulur. Bu bir tehdittir." Cassian kafasıyla okçulara işaret vererek hareket etmelerini emretti. " Hadi biz de artık yola koyulalım." Arakarındaki en hızlı askeri işaret ederek; " Sen de hızlıca kaleye dön ve olan biteni krala anlat. Biz bir şey bulabilirsek kaleye getireceğiz." diyerek Miswa dağına doğru yola koyuldu.


  • Miswa dağlarından gelen haber ve kitabın bulunuşu
Kalede, her zamankinden çok farklı olmayan bir gün doğuyordu. Kral Aric çoğu sabah olduğu gibi bu sabah da şehrin yukarısında bulunan kalesinin balkonundan şehrin uyanışını izliyordu. Muhafızlar geziyor, esnaf yavaş yavaş dükkanlarını açıyor, kervanlar ve yola çıkacaklar da son hazırlıklarını yapıyordu. Aspen Şehri, genel hatları itibariyle 3 kısımdan oluşuyordu:
Birinci kısımda Miswa Dağının eteklerine yerleştirilmiş kale bulunuyordu. Kale, tüm iç şehri görebilecek kadar yükseğe yapılmıştı. Sırtını yasladığı dağ ve etrafını çevreleyen iç sur sayesinde girilmesi imkansız gibi duruyordu.
İkinci kısımda, kale surları ve dış surlar arasında büyük bir şehir yerleşkesi yer alıyordu. Dükkanlar, evler, askeriye, eğlence alanları, kısacası büyük bir şehirde olması beklenen her şey alanda bulunuyordu. Şehirde başka ırklar
  • Kitabın kaleye, krala götürülmesi
  • Kralın iradesinin yüksek olması sonucu yeni hedefin Cassian olması
  • Cassian'ın, geliştirilmediği sürece insanların çok aciz varlıklar olduğu fikrine fanatikçe bağlanması ve yoldaş toplamaya başlaması
  • Düşük iradelilerin, rünün etkisi ve Cassian'ın ikna gücüyle krala karşı cephe alması
  • Cassian'ın, abisi Kral Aric'i son bir kez ikna çabası
  • Kralın, bu fikri taşıyan insanları sürgüne göndermeye başlaması
  • Cassian'ın, sürgüne gönderildiği düşünülen toplulukla ormanda buluşup isyan tertip etmesi
  • İsyan günü ve tarihte "Kukla katliamı" diye de anılacak olan, isyan güçleri tarafından yapılan katliam
  • Kralın düşüşü ve kalan bir grup kral yandaşının, Kalor ile birlikte katliamdan kaçışı

2. Bölüm (Kaçış)

  • Kaleden kaçış
  • ....... nehrinde, kralın acil durumlar için ayırttığı filikalara gidiş. (Muhafızların kendini feda etmesi) ........ nehrinden güneydoğudaki ...... bataklığında bulunan sadık müttefiklere kaçış.
  • Bataklık halkının ihaneti ve Kalor, annesi ve 6 kişinin atlarla kuzey yönüne doğru kaçışı.
  • Sığınacak mağara bulmaları ve dev örümceklerden temizlemeleri
  • Sığındıkları mağarada, sabah uyandıklarında, Alu-harta grubu ile karşılaşmaları ve onların kampına doğru yola çıkmaları
  • Kampa varmaları ve Alu-harta şefiyle tanışmaları

3. Bölüm (Alu-harta)

  • 8 Kişilik grubu Alu-harta'nın karşılayışı.
  • Kraliyet elçilerinin gelişi, kaçakları soruşu, lider .......'ın elçileri eli boş geri yollaması
  • 8 kişilik grubun geçici olarak kalmalarına karar verilmesi ve yerleşmeleri
  • Bu günün akşamında kendi ırklarıyla ilgili bilgi vermeleri. (Tarihleri-düşmanları-kutsalları-liderleri-yaşamları)
  • Aric'e hizmet yeminleri ve ???????????? dan dolayı olan vefa borçlarını anlatmaları. (Kralı ve ailesini bu yüzden krallıktan önde tutmaları)

4. Bölüm (Ayna Göl)

  • Ertesi akşam panikle gelen, Globların saldırı haberi. (ava çıkan yaklaşık 2 düzine Alu-harta askerinin Ayna Göl'de globların bölgesini ihlal ettiği gerekçesi ile...)
  • Saldırıyı yapan küçük glob kampına saldırı ve küçük çaplı zafer.
  • Cesaret alan Alu-harta, Globların kutlama yaptıkları gün, tüm Ayna Göl kıyısındaki glob yerleşkelerine eş zamanlı saldırı düzenler ve Ayna Göl'ü globlardan temizler
  • Kalor, annesi, komutan......, usta ...... ve karısı ....., şifacı ......, tecrübeli çiftçi...... ve muhafız........ Alu-harta topraklarında kalma süresini belirsiz bir süreliğine uzatır.
  • Grup Alu-harta ile kaynaşır.
  • 2 ay sonra, Alu-harta lideri, seçkin askerleri ve kaçak grup, hem Ayna Göl'ü turlamak, hem de asayişi teftiş için geziye çıkarlar ve bu sırada glob ordularının ani saldırılarına uğrarlar.
  • Alu-harta lideri, kraliçe, kraliçenin yıllardır şahsi muhafızlığını yapan ..... ve Demircinin eşi ..... in de aralarında bulunduğu çok sayıda kayıp yaşarlar. Komutan......., o ana kadan kimsenin farketmediği kraliyet yadigarını muhafızın ölü bedeninin yanından alır, daha sonra komutayı da eline alır ve ne kadar Alu-harta ırkı varsa Ayna Göl'ün kuzey yakasını bırakarak güneye çekilme emri verir.
  • Sınır emniyeti alırlar ve bölgelerinde yaralılarını tedavi ederler.
  • Ayna göl globlar için neden önemli
  • Alu-harta, 5 kişiyi artık benimser ve soydaşlık göstergesi olan, kendilerinin boynuzlarına küpe gibi taktıkları halkalardan onlara takdim eder.
  • 5 kişi açıkçası gidecek yerleri de kalmadığı için ve kraliyet yadigarını da Cassian'a teslim etmemek için burayı kendinlerine yeni yurt olarak belirlerler.
  • Globlardan kaleye, kaçakları öldürdüklerine dair haber iletilir.

5. Bölüm (Yeni Yurt)

  • Haber kaleye ulaşır. Cassian, ajanlarını ve askerlerini geri çeker.
  • Yadigarın kalede olmadığını kimseye çaktırmadan özel bir arama ekibi görevlendirerek yadigarı aramaya göndermesi
  • Artık Hatel'in bir kuklası haline gelir.
  • Kaleye daha önce nadiren ya da hiç görülmemiş razin grupları doldurmaya başlar
  • Hatel'in büyüsü şehir sakinleri üstünde de etkili olmaya başlar ve artık şehir tamamen kaybedilmiş olur
  • Alu-harta ve kaçaklar cenazelerini gömer ve yaslarını tutar.
  • Kaçaklar, ehil oldukları konularda halkla bilgi alış-verişi yapar ve fragment kullanımının inceliklerini öğretirler.

6. Bölüm (Genç Kaşif)

7. Bölüm (Patekler)

Pateklerin büyük saldırısı, Libbret'in ölümü

8. Bölüm (Rün)

9. Bölüm (Globlar)

Globlar, Alu Harta yerleşkesine saldırır, Alu harta, sürgün edilenlere sığınır. Kalor'un ele geçirdiği rünleri kullanarak, Globları geri püskürtürler.

10. Bölüm (Kanunsuzların gelişimi)

Alu Harta liderinin düşüşü